-
1 geri qalmaq
geri kalmak -
2 geri qalmaq
geri kalmak -
3 калышу
geri kalmak -
4 get behind
geri kalmak -
5 артта қалу
geri kalmak -
6 артта қалу
geri kalmak -
7 fall behind
geri kalmak, yetişememek* * *geride kal* * *1) (to be slower than (someone else): Hurry up! You're falling behind (the others); He is falling behind in his schoolwork.) geri kalmak, vadesinde ödeyememek2) ((with with) to become late in regular payment, letter-writing etc: Don't fall behind with the rent!) geri kalmak -
8 draw back
geri çekmek, geri almak, yerine getirmemek, geri kalmak, çekilmek, gerilemek* * *geri çekil -
9 hang back
geri kalmak, sakınmak, çekinmek, duraksamak, geç çıkmak* * *tereddüt et* * *(to hesitate or be unwilling: The soldiers all hung back when the sergeant asked for volunteers.) tereddüt etmek, geri durmak -
10 lag behind
geri kalmak, gecikmek, duraklamak -
11 lag behind
geri kalmak, gecikmek, duraklamak -
12 отставать
несов.; сов. - отстоя́ть1) врз geri kalmak; geri olmakотстава́ть на не́сколько шаго́в — birkaç adım geri kalmak
отстава́ть от това́рищей по шко́ле / учёбе — okul arkadaşlarından geri kalmak
часы́ отстава́ли на мину́ту — saat bir dakika geri kalıyordu
страна́ отста́ла от сосе́дних госуда́рств — ülke komşu devletlerin gerisine düştü
отстава́ть от вре́мени — zamanına ayak uyduramamak
он и тут / и в э́том от тебя́ не отста́нет! — bunda da senden aşağı kalmaz!
2) kaçırmakотста́ть от по́езда — treni(ni) kaçırmak
3) kalkmak, bırakmakфанеро́вка отста́ла — kaplama bırakmış / kalkık
4) (о пятнах, грязи) çıkmak5) rahat bırakmak; yakasını bırakmakотста́нь (от меня́)! — beni rahat bırak!
я от него́ не отста́ну! — yakasını bırakmayacağım onun!
-
13 lag
n. geri kalma, gecikme, duraklama, mahkum, hükümlü, kazan kaplama tahtası————————v. geri kalmak, gecikmek, duraklamak, tahta kaplamak, yalıtım malzemesi ile kaplamak* * *1. gecik (v.) 2. gecikme (n.) 3. geri kal (v.) 4. geri kalma (n.)* * *[læɡ] 1. past tense, past participle - lagged; verb((often with behind) to move too slowly and become left behind: We waited for the smaller children, who were lagging behind the rest.) geri kalmak2. noun(an act of lagging or the amount by which one thing is later than another: There is sometimes a time-lag of several seconds between our seeing the lightning and our hearing the thunder.) fark, gecikme -
14 übrig
übrig adj geri kalan;übrig haben elinde fazla olmak;übrig sein geri kalmak, artmak;übrig bleiben (arta) kalmak;es bleibt mir nichts anderes übrig (als zu) bana (-mekten) başka bir şey kalmıyor;übrig lassen artık bırakmak, hepsini tüketmemek;viel zu wünschen übrig lassen çok eksiği var/olmak;nichts zu wünschen übrig lassen hiç eksiği yok/olmamak;die Übrigen pl gerisi sg, ötekiler, diğerleri -
15 zurückbleiben
-
16 تبقى
تَبَقَّى1. artmak2. artakalmakAnlamı: geriye kalmak, elde kalmak, artmak -
17 سئر
سَئِرَ1. artmak2. artakalmakAnlamı: geriye kalmak, elde kalmak, artmak -
18 ظل
Iظَلَّ1. artmak2. artakalmakAnlamı: geriye kalmak, elde kalmak, artmakIIظِلّgölgeAnlamı: ışıklı yerde oluşan karanlık -
19 verbleiben
verbleiben*1) ( übereinkommen)wie seid ihr verblieben? nasıl anlaştınız?, neye karar verdiniz?ich verbleibe Ihr sehr ergebener... derin saygılarımla... -
20 безнадёжно
umutsuzcasına; umutsuz umutsuzбезнадёжно отста́ть от кого-л. — birinden umutsuzluk verecek kadar geri kalmak
См. также в других словарях:
geri kalmak — 1) arkada kalmak 2) gecikmek 3) çağdaşlarının ve yaşıtlarının düzeyine gelememek veya düzeyinde olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
geri — 1. is., hlk. Araba üzerine gerilerek kenarları arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval 2. is. 1) Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı Amerikan barın gerisinden işaret eden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaya kalmak — 1) istediği şeyi yapamaz duruma gelmek Yetişmiş adamları, pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar. M. Ş. Esendal 2) binecek bir şeyi olmamak 3) yardımcısız kalmak İddiası sosyal adalet ilkesi bazında oldukça yaya kalmıştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka (veya geri) planda kalmak — 1) gözden düşmek 2) önemini yitirmek, değersizleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEAHHUR — Geri kalmak. Geciktirmek. Gecikmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
aksamak — nsz 1) Hafifçe topallamak 2) mec. Bir iş gereği gibi yürümemek, geri kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
artmak — 1. is., ğı, hlk. Büyük heybe 2. nsz, ar 1) Çoğalmak lstırap çektikçe metanetiniz artar. 2) Harcandıktan sonra bir miktar geri kalmak Kumaş arttı. Yemek arttı. 3) Değeri yükselmek, fazlalaşmak Arsa fiyatları arttı … Çağatay Osmanlı Sözlük
TAKSİR — (Kasr. dan) Kısaltma, kısma. * Kusur, hata, kabahat, suç. Günah. * Bir işi eksik yapma. * Bir şeyi yapabilir iken yapmama. * Zayıflatmak, süstlük etmek. * Geri kalmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük
söz — is. 1) Bir düşünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil 2) Bir veya birkaç heceden oluşan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük 3) Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi Yer yer… … Çağatay Osmanlı Sözlük